TÜRKLÜK ONURUMUZDUR
   
 
  Yusuf Halaçoğlu-Türk'üz, Mozaik Değil
 
 

"Sibiryadan Afrikaya, Amerikaya kadar olan büyük bir ağacın gövdesini oluşturduk ve adına TÜRK dedik"

 
18 Ağustos 2007 tarihinde Avşarelleri Dergisi'nin Kayseri'de düzenlediği "Türk Tarihinde ve Kültüründe Avşalar Sempozyumu"nda Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu'nun açılış konuşmasının tam metni...
 
Avşarelleri Dergisi Sempozyumu
ANKARA, 22 Ağustos 2007 Çarşamba
Sayın misafirler Avşarelleri dergisinin tertip ettiği Avşarlarla ilgili ilk tolantısındayız. Genelde 1000 kişilik 500 kişilik aşiretler kendilerinin çok büyük aşiretler olduğunu, söz sahibi olduklarını ifade ederler. Avşar boyunun, Türkiye'de yaşayan Avşarların tahmini sayısı rakam olarak 16. yy. da 600 bin civarında tesbit edilmiştir, dolayısıyla şu an 5-6 milyon civarında olduğu söylenebilir.

Böyle bir organizenin yapılması ile, Türkiye'de çok büyük bir kesim kendi kimliğini kaybetmiş insanların kimliklerine ulaşabilecekleri bir başlangıç olarak nitelendiriyorum. Birşeyi kafamızda yer etmemiz lazım. Bu da sürekli olarak yabancı ülkelerin Türkiye üzerindeki oyunlarından ve Türkiye aleyhine çalıştıklarından bahsediyoruz. Bu tabi bir şeydir ve tarihin her döneminde görürüz. Kimse başkasının çıkarına çalışmaz kendine çalışır. Burada önemli olan şey, bizim kim olduğumuzu bilmemiz, kendi kültürümüzü muhafaza etmemiz, kendi yönetimimizi kendimiz sağlayabilmemiz, oyunlara karşı tedbir alabilmemizdir. Önemli olan budur. Bu şuura erdiğimiz zaman hem ayakta kalmayı, hem de büyük devlet olmayı başarırız.,

Bugün Türkiye, Osmanlı İmparatorluğunun varisidir. Dolayısıyla bir imparatorluğun çöküşüyle birlikte topraklardan içe doğru göç olur ve bu göç Türk demografisini, Türk nüfus yapısını ortaya çıkarmaktadır. Balkanlardan ve Kafkaslardan Anadolu'ya göç edenlerin sayısı yaklaşık % 40 dır. Böylesine bir yapı ve imparatorluk bakiyesi olmamız birçok farklı milletten olan insanı da bünyemizde barındırıyor olmamızdır. Burada siyasetçilerin özellikle dikkat etmesi gereken bir konu vardır ki, bu da böyle bir yapıyı böyle bir nüfus grubunu mozaik olarak nitelendirmemek gerekir. Çünkü o insanlar o ülkelerden çekilirken zaten çok büyük bir bölümü Türktür. Ama Müslümanlığı kabul etmiş ve kendini Türk olarak hisseden insanlar Anadolu'ya geri dönmüştür. Dolayısıyla bunları ayırt etmek ve bir mozaik şeklinde nitelendirmek aslında farkına varmadan ülke içinde bir takım gruplaşmalara yol açma anlamına gelir . Dolayısıyla bu konularda siyasetçilerin çok dikkat etmeleri gerekir.

Nitekim biz zaman içerisinde geçmiş dönemlerdeki araştırmalarda şunu gördüm ki; aslında Kürt dediğimiz birçok insan aslında Türkmen asıllıdır. Yapısal olarak söylüyorum ama bununla beraber bir şey daha ifade ediyorum. Söyleyeceğim şeyler fantezi değil .Bugün Kürt dediğimiz birçok insan, hatta ve hatta Kürt-Alevi olarak bilinen birçok insan Ermeni dönmeleridir. PKK nın ve TİKKO'nun içinde yer alan birçok insanda.bizim zannettiğimiz gibi PKK veya TİKKO hareketi bir Kürt hareketi değil. Bütün bunları yabancı arşiv belgeleri o tarihte yapılmış birtakım araştırmalardan söylüyorum .

Şimdi dolayısıyla Avşarları araştırmak ve kim olduğunu ortaya koymak bir ayrım ve ya bölücülük olarak görülmemelidir tam tersine Türk milletinin kendi özüne dönüşünü ve kendisini tanımasını sağlayacak bir araştırmadır. Biliyorsunuz Türkiye cumhuriyeti kurucusu büyük Atatürk aynen şöyle der:
"Kültürünü kaybeden millet başka milletlerin şikarı olur"

Şimdi biz Türk Milleti olarak şöyle bir baktığımızda; aile yapımız bana göre dünyanın en medeni aile yapısıdır ve burada ne büyük bir yozlaşma olduğunu görebilirsiniz. Ben şahsen rahmetli babam karşısında ayaklarımı uzatarak veya ayak ayak üzerine atarak oturduğumu, yüksek sesle konuştuğumu hatırlamam. Günümüzde aile yapımızda nasıl büyük değişiklikler meydana geldi. Ama bütün Anadolu içinde, bazı kesimler haricinde çok büyük bir kültür yozlaşması var. Gençlerimiz geçmişi unutuyor. Radyolara bakın Türk Sanat Müziği neredeyse hiç kalmadı, Türk Halk Müziği çalınmaz hale geldi. Tabelalara bakın, ne kadarı Türkçe, ne kadarı yabancı dilde? Bütün bunlar kültürümüzdeki yozlaşmayı çok açık ve net bi şekilde ortaya koyuyor. Bunları meydana çıkarmamız lazım.

Geçenlerde Bitlis'ten bir arkadaş bana geldi ve "Hocam biz Kürdüz bize Hasaniler derler, aşiretimi öğrenmek istiyorum" dedi. Bilgisayara Hasaniler yazdığımda karşıma Eski İl'den Döğer boyundan çıktılar. Kendisine de verdim, ama buna benzer o kadar çok insan çıkıyor ki…

Bu ne demektir? Türkiye'nin birliğini bozmaya yönelik değil sağlamaya yönelik bir çalışmadır.

Avşarlar Sempozyumu başarılı geçecek bir sempozyum olacak ve bütün Türk boylarını bir araya getirip büyük Türk Milletini ortaya çıkaracaktır. Nasıl ki Mustafa Kemal Atatürk'ün her konuşmasında büyük Türk Milleti sözüne rastlarsınız. Bugün Kırgızlar, Kazaklar, Özbekler, Azerbaycan Türkleri ve Türkmenler deniliyor, bakın biz Türkmenleri kaldırdık. Ben de Türkmenin ve Avşarım. Türkmeni kaldırdık, Kırgız Kıpçak grubundan olan Kazakları, Karapapakları kaldırdık, Yazırları, Döğerleri, Yüreğirleri kaldırdık.

Sibiryadan Afrikaya, Amerikaya kadar olan büyük bir ağacın gövdesini oluşturduk ve adına Türk dedik. Dolayısıyla sonunda bu hale gelecekler. Bütün dünyanın korktuğu da budur. Türk kelimesinin arkasında hiçbir zaman duramazlar. Cengizhan'ın Avrupa içlerine kadar ilerlediğini söyleyenler, Anadolu'daki mücadelesinde kimle savaştığını söylemezler.
Avarların, Selçukluların Türk olduğunu kimse söylemez. Osmanlılar için lampir Türk demişler ve genelde Ottoman diyorlar. Biz hiç kimsenin propagandasına kanmayalım

Ermeni konusunda çalışırken bize dedilerki; "Türk kültürü propagandası yapıyorsunuz boşverin" Evet öyle yapıyoruz dedim. Önce benim halkım inanmalı bana, bu konuyu bilmeli. Yabancı toplumlarla kendi halkımızın desteğini almadan nasıl mücadele edebilriz ? Öyleyse Türk olduğumuzu önce kendi halkımıza göstermeliyiz. Bunu öğrettiğimiz zaman dünyayla baş edebiliriz.

Dolayısıyla bu Sempozyum çok isabetli bir toplantıdır. Komiteyi kutluyor ve hepinize saygılar sunuyorum.
TÜRK MÜSÜN? DİLİNİ TÜRKÇELEŞTİR!
 
Göktürkçülük
 
Göktürkçülük: Kemalizm'in altı ilkesini benimsemiş ve Kemalist ideolojinin Türkçü yaklaşımlarla 21. yy' da güçleneceğini savunan ve Mustafa Kemal Atatürk'ün ömrünün son günlerini uğruna adamış olduğu Orta Asya Türk tarihi ve dilini yeniden gündeme taşımayı amaç edinmiş bir düşünce akımıdır.

 
"Türklüğün unutulmuş uygar özelliği ve büyük uygar yeteneği, bundan sonraki gelişimi ile, geleceğin yüksek medeniyet ufkundan yeni bir güneş gibi doğacaktır."
Mustafa KEMAL ATATÜRK
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol