
Türklerin ilk yazılı belgeleri olarak bilinen Orkun Yazıtları, ulusal abecemizin kökenini 6. yy'a dek götürüyordu. Ne var ki; kökenimiz çok daha eskiydi. Sonradan bulunan Yenisey ilen Talas Yazıtları kökenleri çok eskiye dayandırıyordu.
Bu kadar gelişmiş bir abece, her yazımda tek kuralından ödün vermeyen bu abecenin gelişim süresi uzun olmalıydı, 6-7. yy'dan daha eski olması bekleniyordu ancak bunu kanıtlayacak belge bulunamıyordu.
1970'lerde yapılan kazılarda aranan bulunmuştu. Saka Türklerine ait olduğu belirlenen arı altından yapılmış bir giysi, çeşitli süs barımları azu bir de iki satırlık belgenin olduğu kurgan, gün ışığına çıkarılmıştı.
Bugüne kadar bilinen en eski Türk yazısı, Yenisey ilen Orkun Yazıtlarındaki yazılardı azu bunlar günümüzden 14 yy geriye uzanıyordu. Oysa, Esik'teki kurganda (mezarda) bulunan bu yazı 25 yy'lık bir belge idi.
Kazak Türkü Bilge Or. Olcas Süleymanov yazıyı şu biçimde okumuştur:
"Khan Uya üç otuzı (da) yok boltı. Utugsi tozıltı."
"TİGİN 23'ÜNDE ÖLDÜ. ESİK ULUSUNUN BAŞI SAĞ OLSUN."
Şimdilik Türk abecesinin kökenlerinin MÖ 5 yy'a kadar dayandığını belgelerle kanıtlayabiliyoruz ancak belli ki yazımız çok daha eski azu kökleri sağlam, özgün bir abecedir.
Buna karşın abecemize çamur atanlar vardır. Başka bir dilden alıntıdır diyenler var. Bunu diyenlerin tek açıklanabilir sözleri vardır o da; siyasi görüşleridir.
Türk Tamgaları (Harfleri) Nereden Gelir ?
Eski yazıların türemeleri genelde hep aynıdır. O ulusun değer verdiği, en sık kullandığı nesnelerin biçimleri yazıları oluşturur. Buna betizli yazı türetimi, kısaca betizyazı denir.
Türk abecesi de aynı biçimde türetilmiştir. Türklerin en değerleri varlıkları olan "ok" aygıtından yiñe aynı ad ile anılan "ok" tamgası türetilmiştir. "Yay" aygıtından "yay" tamgası, "ök" (keçi) biçiminden "ök" diye adlandırılan tamga türetilmiştir.
Günümüzde tüm tamgaların kökenini bu biçimde açıklamak başarılamamıştır. Kökeninin nereden geldiği hâlâ çözülemeyenler sırlarını korumaktadırlar.
Kökü nesnelerden geldiği savlanan tamgalar yandaki gibidir."aT" tamgası için verilen at biçimine ek olarak, "tag" yani "dağ" kökünden geldiği de savlanmaktadır.
"iT" tamgasının açıklaması için verilen köpek biçiminin yanında "tiz" (diz) kökünden geldiği de söylenmektedir. "Bir dizini yukarı kaldıran er..."
"Ök" tamgasının ise kökünün eski dilde keçi demek olan "ök"ten geldiğini söylemektedir, Kâzım Mirşan. Çünkü bu tamganın yatık yazılmış biçimleri de bulduğunu belirtir.
"Ok" tamgası savaşlarda kullanılan ok'un biçiminden gelir. Kökeni en açık tamga diyebiliriz.
"Yay" tamgası da savaşlarda kullanılan , oku atmaya yarayan yay'dan gelir. Buna ek olarak "ay" dan geldiği de söylenmektedir.
"eB" tamgası ise kökeni en açık tamgalar arasındandır. Günümüzde eb>ev evrilimi olmuştur. O dönemin evlerinin biçiminden gelir.


Tañrının hakkı üçtür. Bir olsaydı, "denk geldi" derdik. İki olsaydı, kuşkulu bakardık. Üç olunca "eh olabilir" diyebilirdik ama dört olunca genelleme yapmamıza engel olmaz. Ben bu bağlamda büyük varsayım yapıyorum azu nesne ile oluşturulmayan tamgaların kun biçiminden geldiğini savunuyorum.
Nesnelerden gelen kökenlere, kun biçiminden gelenleri eklediğimizde neredeyse tüm abece açıklanabiliyor.
14 tamganın, sözünü ettiğim biçimde açıklanabiliyor olması pek tesadüf gibi durmuyor.
Yandaki betizlerde buna ilişkin çalışmaları görebilirsiniz.
El ilen bacakların doğal biçimlerinden 14 tamganın kökeni açıkça çıkmaktadır. Bu sayıyı daha da yukarı çekebilirdim. Ancak bu el-kol hareketleri zorlamaya gireceğinden es geçtim.

Türk yazısı yaklaşık 18.000 yıl önce betizyazı (resim yazı - ideogam)'lardan doğmuştur.İlk önce herbir kavram betizlenir (resimlenir) idi, daha sonra tamgalar doğdu, tamgalar da oğur içinde yazaçlara (harflere) dönüşmüştür, yazımızı günümüzde kullanırsak bu son aşama da gerçekleşecektir.
Okunuşu üzerinde tamgalardan başlayalım;

Er : er (adam)
Ay : ay ya da yay
Eb :ev'dir.
Kâzım Mirşan'a göre "ök" eski Türkçe'de geyik demektir ve kökeni şöyledir; (yandaki betizde olduğu gibi...)
Türk yazısındaki "et" ve "ö-ü" tamgalarının kökenini de Turgay Kürüm bulmuştur; "ÖT" tamgasından gelir.Öt- ; anlamlı ses çıkarmak, konuşmak, düzenli ses çıkarmak demektir.Bugün de ötmek yaşar.
AS tamgası : Saban, ES tamgası (ince se) Süngü'den, EL tamgası El'den, AL tamgası da Al-mak eyleminin resminden gelir (birşey alan el)

ev sözcüğünüñ Eski Türkçedeki biçimi ebdir. b~v dönüşümü olağandır (bār > var; bar- > var-; bėr- > ver-; ol- > vol- > bol- ... ). Bu sözcük Orkun abecesindeki eb damgasıyla gösterilirdi, çünkü bu damga tek başına /eb/ diye okunur. Biçimi çadırı andırır:


Bugün kullandığımız ayır- eylemi, Eski Türkçede adır- olarak geçer.

Eski Türkçede ag, "açıklık, balık ağı açıklığı, bacak arası boşluk, apış arası" demektir.

Bugün kullanılan av sözcüğü Eski Türkçede ab idi ve

Bugün kullandığımız ek- eylemi, Eski Türkçede tek damgayla yazılır,



